Uykusuzluk için öneriler

Uyku sorunu yaşayanlar için ideal bir karşılaşma oldu Pendikspor-Galatasaray maçı. Kaydedin uykunuz kaçtığında açın izleyin ilk yarı bitmeden mışıl mışıl uyuyabilirsiniz. Şampiyonlar ligi dönüşü Galatasaray’ın tempo düşüklüğü, konsantrasyon eksikliği diye bir klişeyle bakmak istemiyorum konuya. Maçın özeti, merkezi kompakt bir şekilde kapatan Pendik karşısında, Galatasaray’ın temposuz oyununun ne rakibi açabilmesi, ne de organizasyon yaratabilmesi. İlk yarım saat hiç isabetli şut olmayan karşılaşmada, tamamen bireysel yetenekler ve Okan Hoca’nın sonunda kızması gereken oyunculara gereken mesajı vermek için ikinci yarı yaptığı değişikliklerle skoru aldı sarı kırmızılılar.
Galatasaray’da herkes sadece büyük maçlarda oynamak istiyor. Ama yarışta farkı bu küçük maçlar belirleyecek. Tete, Sergio, Kazımcan belki de böyle maçların oyunu açan, skoru alan oyuncuları olacak ki, takım yarışı kazasız bitirsin. Çünkü belli ki Galatasaray ve Fenerbahçe arasında şampiyonun kim olacağını rotasyon oyuncuları belirleyecek. Ana plan ve kadroda zaten iki takım da sıkıntı yaşamıyor. Ama kulübeden birilerini oyuna sokmak zorunda kaldıklarında ikisinin de oyunu da seviyesi de düşüyor. Angelino’nun opsiyon sorunu yüzünden 11’de başlayan ve de ara transfer dönemine kadar başlamaya da devam edecek olan Kazımcan bireysel antrenör mü tutar, idmanlardan sonra kalıp daha fazla mı çalışır kendisi daha iyi bilir. Ancak şu Aralık ayı boyunca eline geçen fırsatı değerlendiremezse kulübe oyuncusu olarak kalmaya mahkum olur. Kontrolsüz faulleri, neredeyse her seviye rakip karşısında yediği çalımlar, defansı düşünürken cimri davranmasıyla şu an bu seviyeye uygun gözükmüyor. Dün gece eve gidip “Hocam benim yerime oraya Barış Alper’i alıyorsa,” diye düşünüp bir karar vermesi lazım. Yoksa belki de Okan Hoca devre arasına kadar Barış’tan bir Riera yaratmak zorunda kalabilir.
Tete ise Brezilya plajlarında ayağında topla bildiği bütün numaraları yapan oyuncular gibi. Hani “Bakın ben neler yapabiliyorum” dercesine etrafına hiç bakmadan sadece ayağına ve topa bakan top cambazları gibi. Sahada kendisiyle aynı formayı giyen diğer oyunculardan çok, topu ayağına aldığında kendi yapabilecekleriyle ilgileniyor.
Sezon başlayalı dört ay olmuş, bir oyuncu hala verimsiz ise bunun adı artık “Hazır değil” olamaz. Bunun adı “Bu oyuncu bu takıma uygun değil” olur. Geçen sezon transferi yapan ekip nasıl alkışlandıysa, bu sezon geç olmadan hataları kabul edip devre arasında planlama yapmalı.
İki yarış takımının hocası Okan Buruk ve İsmail Kartal bu statta oynadıkları maç öncesi zemini övüp şık ve temiz stadyum için Pendik yönetimini tebrik ettikten sonra bizim artık Pendik stadına dair olumsuz bir cümle kurmamızın hiçbir anlamı yok. Dün akşam kısa bir süre stadın elektrikleri mi kesilmiş, önemli değil. Çevre apartmanlardan maçın kameralarla çekilmesinden tutun da güvenlik zaafiyetine kadar veya atmosferin tesis stadı gibi olmasından tribünün olması gereken yerde reklamların-ilanların olmasına kadar futbol adına seyir zevki vermeyen hiç bir konunun da demek ki hocalar ve oyuncular için bir önemi yok. O yüzden ben kendi adıma bir daha Pendikspor stadının Süper Lige uygunluğunu sorgulamayacağım.
Sustum, tıp.